SUÇLULUK DUYMAK ÇÖZÜM GETİRMEZ

“Çocuk olma, Sonya,” dedi Raskolnikov yavaşça. “Onlara karşı ne suç işledim ben? Niçin gideyim? Gidip de ne diyeceğim ben? Bütün bunlar kuruntudan başka bir şey değil… Kendileri milyonlarca insanın canına okuyorlar, üstelik de bunu erdem sayıyorlar. Hepsi alçak ve sahtekâr onların, Sonya! Hayır, git­meyeceğim! “ Acı bir gülümsemeyle ekledi: “Hem gidip ne di­yeceğim onlara: Kadını ben öldürdüm ama paraları almaya ce­saret edemedim, bir taşın altına gizledim mi diyeceğim? Ama alay ederler o zaman benimle, aptala bak, paraları bile alamamış derler. Korkak ve aptal! Hiç ama hiç bir şey anlamayacaklardır, Sonya; anlamaya layık insanlar da değiller zaten! Hayır, gitme­yeceğim! Çocuk olma, Sonya…”

Sonya ellerini ona doğru uzatmış:

“Acı çekeceksin, çok acı çekeceksin…” diye tekrarlıyordu.

Raskolnikov, dalgın dalgın:

“Hem ben belki de kendime iftira ediyorum,” dedi. “Bit değil, daha bir insanım belki ve kendimi mahkûm etmekte acele edi­yorum… Daha savaşacağım…”

Dudaklarında kibirli bir gülümseme belirdi.

“Böyle bir acıyı taşıyıp durmak! Üstelik de hayat boyunca..!”

SUÇ ve CEZA

Fyodor Mihayloviç DOSTOYEVSKİ

Yasalara göre suç, yapılmaması gereken bir eylemi gerçekleştirmektir. Sınırları belirlidir, maddeleri bellidir ve cezaları bellidir. Oysa ne kadar çok suçluluk duygusu öğretilir doğduğumuz andan itibaren bize, ve sınırsızdırlar ve maddeleri yoktur ezberleyebileceğimiz ve cezaları sonsuzdur çoğu kez ömür boyu taşıdığımız….. Büyürken  bir çok somut kavramın yanı sıra doğru, yanlış, ahlaki gibi daha soyut kavramlar öğretilir. Suçluluk duygusu bunlardan biridir. Yapılan şey yasalara göre suç, topluma göre yanlış olduğunda verilen cezaların dışında hissedilmesi gereken bir duygudan bahsederiz. Yasalar ya da toplum farkında olmasa da hissedilmesi gerektiği anlatılır. Bazen o kadar çok anlatılır ve benimsetilir ki ortada hiç bir yanlış olmasada çocuk suçluluk duygusunun ağırlığını içinde taşımaya başlar.

Çocukluğun suçu

“Yemek istemiyorum”dediğimizde, annemiz “ama sen yemezsen ben üzülür, hasta olurum, tansiyonum çıkacak, senin yüzünden öleceğim” der. Öylece başlar suçluluk duyguları. Annenizin üzülmesine ve hasta olmasına neden olmak az bir suç mudur? Yemek yenince ceza bitmiş olmaz üstelik. Uslu olmak, onların istediği gibi davranmak, kurallara uymak gerekir. Yoksa anne babanızın tüm sıkıntılarının, kavgalarının suçu sizindir. Anneniz bu evliliğe sırf sizin için katlanıyordur, sizi taşırken de, doğururken de acı, eziyet çekmiştir. Ve tek suçlu sizsinizdir. Nasıl ödenir bu suçların bedeli? Ve daha da önemlisi ödenemezse nasıl taşınır o küçücük çocuk omuzlarda?  Ebeveynler için suçluluk duyguları, çocuğu idare etmek için etkili bir yöntemdir.Erişkin döneme geldiğinde de devam eder. Onlar sizin için çok şey yapmıştır ama siz uzaktasınızdır, aramıyorsunuzdur. Aslında nasıl der aileler? Annelik babalık karşılıksız yapılan bir iştir. Evet, açıktan hiç bir şey  istenmez çoğunlukla ama bu suçluluk duygusu az bir bedel midir? Okulda devam eder öğretilen suçluluk duyguları. “Çalışmadığın için oldu, beni hayal kırıklığına uğrattın, oysa ne kadar inanmıştım sana”. Ve bu kadar öğretiye dayanamayan çocuk da öğrenir karşısındakine suçluluk hissettirmenin gücünü. “Başkalarının aileleri izin veriyor ama, siz beni sevmiyorsunuz, siz iyi anne baba değilsiniz”. Bu sefer suçluluk duygularıyla kararsız kalma ya da yanlış kararlar alma sırası ailededir.

Sevgilinin suçu

Çocukluktan öğrenilen suçluluğun erişkin döneme doğru uygulanım yeri başka sevdiklerinizdir. Sevgiliniz hoşlanmadığınız birşey yaparsa “beni sevmiyorsun” diye başlayıp, “sevseydin yapmazdın” la devam edersiniz. “Yaptıklarından sonra, sizden nasıl birşey isteyebilir” Amacınız isteklerinizi yapmasıdır.Ne kadar çok suçluluk hissederse o kadar kolay olur. Ama bazen unuturuz, suçluluk duyguları o denli artar ki, sizin yanınızda kalıp ceza çekmektense, giderek kendini cezalandırmayı seçebilir. Hele eski suçların listesini tutuyor ve her fırsatta tarih ve gün belirterek tekrarlyorsanız…

Toplumun yarattığı suçluluk duygusu

Kilolusunuz, perhiz yapmanız gerekiyor.Karar verdiniz,başladınız da. Birden kendinizi yememeniz gereken birşeyi yerken buldunuz. Yerken suçluluk duymazsınız, ama perhizde olduğunuzu bilen biri “ne yapıyorsun?” derse, lokma boğazınıza dizilir. Oysa sizin duyacağınız suçluluk yediğiniz bittikten sonra olacaktır. Pişmanlık duyacaksınızdır, ama kendinizi affetmeniz daha kolay olabilecektir. Ya sizi görenin verdiği suçluluk duygusu? “Yanlış davranıyorsun, böyle konuşulur mu?, bunu mu giydin?” Tüm bu ve benzeri sözlerin yarattığı suçluluk duygusu bazen, gerçek suçdan daha ağır cezaya neden olur. Soyutlanma, utanma, uzaklaşma hapise girmekten daha mı basittir? Din ve ahlak kuralları da suçluluk yaratmaya yöneliktir. Kuralların dışında davranmışsanız suçluluk hissetmeniz gerekir. Bu suçluluk duygusuyla pişman olmanız ve yeniden yapmamanız beklenir sizden.

Kendi suçluluğumuz

 Hiç kimse size bir şey söylemez. Hatta çoğu kez olup bitenden haberleri bile yoktur. Ama sizin içinizde bir suçluluk duygusu, sizle birlikte var olan, her yere giden o duygu…Ömer seyfettin’in Kaşağı öyküsünü bilir misiniz? Hani kaşağıyı kırıp, kendi yerine kardeşinin ceza almasına göz yuman çocuğun, kardeşi ağır hastalandığındaki duygularını ne güzel anlatır. Pişmandır ama pişmanlık ne gerçeği değiştirir ne de suçluluğu giderir. Bir de bize ilişkin suçluluk vardır. Adeta varolamanın suçluluğu ki o bambaşka bir süreçtir anlaşılması, çözülmesi, yazılması gereken. Oysa geçmiş için suçluluk duymak geçmişi değiştirmez, tıpkı gelecek için duyulan endişenin geleceği değiştiremediği gibi.

Suçluluk duymamak, yapılan zarar veren davranışların sorumluluğunu almamak ve pişman olmamak, bilerek tekrarlamak kısaca suçluluk duygusunu hiç taşımamak  ciddi kişilik bozukluğunu gösterir. Diğer yandan yoğun suçluluk duygusu sorunlara yol açar. Bu nedenle dengeyi bulmanın yolu suçluluk duymakla pişman olmak arasında ayrım yapabilmektedir. Yanlışları fark etmek, onlardan ders almak, tekrarlamamaya çalışmak gelişimdir ve sağlıklıdır. Suçluluk duygusu ile hiç bir şey yapamamaksa sağlıksızdır ve insanı geriletir. O zaman daha iyiye gitmek için hatalardan pişman olup değiştirmeye çalışarak yaşamın keyfini çıkarmak gerekir. Ama yasalarla belirlenmiş suçları işlememeye dikkat ederek….

 

Facebooktwitterlinkedinmail