Niçin Evleniyoruz?

Antropolojik olarak evlenme nedeni; insan soyunun ari olmasını sağlamak olarak açıklanır. Yani, doğan çocuğun genetik kimliğinin belirli olması, insanların çocuğun annesinin özellikle de babasının belirli olması isteğinden kaynaklandığını. O zamanlar için geçerli bir gerekçe. Peki DNA testlerinin varlığına, bunun ispatının bilim tarafından hemen yapılabilmesine karşın niçin evleniyoruz? Niçin evlenmek istiyoruz? Bunun yanıtı basit mi? Sadece toplumsal, ahlaki ya da dini nedenlerle açıklanabilir mi?

Evlilik
Evliliği bu kadar özel yapan şey nedir? Tüm sorunlara karşın onu, hala en popüler kurumsallaşma yapan? Size ihtiyacı olan, ya da sizi bütünleyecek biri olduğuna ilişkin başlangıçtaki inanış. Sonra günlük yaşam içinde gittikçe vazgeçilen inanış. “Sen” ve “ben”in “biz” olmayı araması, evliliğe gerekli gücü verebilir. “Biz” iki kişinin örtüşmesini ve bütünlüğü göstermektedir. Dengeyi bulabilme çalışmaları gerçek bir çabayı gerektirir. Sonuçta bizi kaybetmek boşanmayı getirmektedir. Aslında boşanma yasal bir süreçtir. Duygusal olarak bir parçanız daima diğerinde kalacaktır. Sadece cinsel ilişki üzerine kurulu beraberlik ise “yalancı bizi” oluşturur.

Evliliğin uygun yaşı nedir? Aslında evlilik iki ayrı kültürün harmanlanmasıdır. Sorun, bu harmanlamanın hem diğer iki kültürden farklı, ama bir yandan da onların izlerini taşıyacak şekilde yapılabilmesidir. Genelde ailelerin istediği ise kendilerinin tekrarı, devamı olan bir yapıdır ve bunun için çaba harcarlar ve kazanmayı beklerler. Oysa bu kabul edilebilir bir durum değildir. Yeni çiftin ailelerinden farklı ve dünyanın değişen örüntüsüne uygun olmaları sağlıklı evliliğin temelidir. Demek ki uygun evlenme yaşı, tüm bunları sağlayabilecek olgunluğa gelinmiş olan yaştır. Yeterli olgunluğa ulaşamadan yapılan evlilik baştan sıkıntılarla başlar. Ömür boyu mutluluk… Ölüm sizi ayırana dek… Evliliklerin başında dilenen… Oysa çiftin bireysel isteklerini, birbirlerine aşklarını ve tatminlerini sağlamalarına izin vermek gerekir dileklerde. Olgun bir ilişki başladıktan sonra mükemmel çift olmaktan, bulutların üstündeki evlilikten, yakın dostluk oluşturmaya giden sürece geçilir.

Evlenilecek kişinin seçimi
Neye göre seçiyoruz evleneceğimiz kişileri? Tabi özellikle bizim ülkemizde, büyüklerin bizler adına yaptığı seçimleri göz ardı edip, seçim hakkımızı kullanabildiğimiz zamanlardan bahsediyoruz. Seçim nedenlerimizi, bilinçli ve bilinç dışı olarak ayırabiliriz. Hemen herkesin evleneceği kişi için sıraladığı, fiziksel görünümden davranış şekillerine kadar uzanan, iş ve maddi durumu kapsayan listeleri vardır. Sonra bir bakarız ki saydığımız özelliklere hiç uymayan birisini eş olarak seçivermişiz. Bunu genellikle aşık olmakla, sevmekle açıklamaya çalışırız. Ama genellikle açıklamaya yetmez aşk. İşte orada bilinç dışı istemler, beklentiler, gereksinimler belirir. Eşte aradığımız güven, sığınma, bir baba, bir anne ya da farkında olmadığımız bir başka gereksinimimiz olabilir bu seçimi yaptıran.
“Zıt kutuplar birbirini çeker.” sıkça kullanılan bir cümle. Daha çok da anlam verilemeyen, yakıştırılamayan birliktelikleri açıklamakta söylenen. Oysa dıştan gözlenen uygunluktan çok, kişilerin birbirlerinden beklentileridir seçimleri etkileyen. Eğer beklentimizi karşılayan biri varsa, ya da bizde olmayan bir özelliği taşıyarak bizi bütünlediğini düşündüğümüz birini, eş seçimi için karar verebiliriz. Cinsel uyum ya da moda değimiyle ten uyumu, tabi ki etken eş seçiminde ve evliliğin sağlıklı sürmesinde. Ama tüm uyumlar gibi, cinsel uyum için de bazı özellikler, bilgiler ve zaman gerekir. Ülkemiz gibi cinsel eğitimin olmadığı, hatta cinselliğin çok da doğal bulunmadığı, hele de kadınlar açısından çok da önemli olmadığının düşünüldüğü koşullarda eş seçiminde cinselliğin yeri tartışılır. Tabi bu tartışmaları basında yer alan bir takım testlerle yapmaya çalışıp, eşimizle cinsel uyumumuz olup olmadığını anlamaya çalışınca, boşanmaların en baş nedenleri haline gelir cinsellik. Oysa diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da beklentilerimizi saptayacak ve anlayacak kadar bilgimiz olduğunda işimiz kolaylaşacaktır.

En sağlıklı seçimlerde ve evliliklerde bile zaman zaman çalkantılar yaşanır. Ancak seçim doğruysa, çiftlerin değişikliklere uyum sağlama kapasiteleri yeterliyse süren ve niteliği gittikçe artan bir evlilik yaşamı olur. Belki de “evlilik aşkı öldürüyor” sözünün gerçek alt yazısını okumak gerek: “Yanlış seçim, olgunlaşmamış ve yanlış evliliklere neden oluyor, yorumlanamayan sevgiyi yitirmenin suçu da evlilik kurumuna kalıyor.”

Facebooktwitterlinkedinmail