KAPI ÇARPARAK ERKEN ERGENLİK OLMAZ

Ebeveynler sıklıkla henüz 8-9 yaşlarındaki çocuklarının “erken ergenliğe” girdiğinden yakınmaya başladılar. Neden böyle düşündüklerini sorduğumda genel olarak aldığım yanıtlar; “Ters konuşuyor, diklenmeye başladı, her şeye karşı çıkıyor, bize bağırıyor, kapıları çarpmaya başladı.” şeklinde yanıtlar oluyor. Ergenlik yaşının düştüğüne dair basında çok çıkan haberler, TV konuşmaları ve ergenliğin sorunlu davranışlardan oluştuğu inancı, aileleri bu düşünceye itiyor. Oysa ergenlik bir gelişim sürecidir. Sürecin birçok tamamlanması gereken öğesi vardır ve zaman alır. Sadece kapı çarparak, kötü konuşarak ergen olunmayacağı gibi, ergenlikte sorun çıkması da şart değildir. Ergenlik terimi, Latince olarak “gelişen” anlamı taşımaktadır. Fiziksel, cinsel, ruhsal ve sosyal gelişimlerle gider. Ergenlik genellikle hızlı fiziksel değişimlerle başlar, psikososyal olgunlaşma ile sürer. Kişinin bağımsızlığını ve sosyal üretkenliğini kazandığı, çok da belirli olmayan bir zamanda sona erer. Başlama yaşı gibi, bitiş zamanı da bireye, ülkeye, sosyal çevreye göre değişimler gösterebilir. Buna karşın genellikle 11-12 yaşlarında başladığı ve yirmili yaşlarda sona ermesi gerektiği kabul edilmektedir. Ergenlik dönemi uzun bir dönem olduğu için 12-14 yaş arası erken ergenlik, 14-17 arası orta dönem ve daha sonrası da geç dönem olarak değerlendirilebilir.

ERGENLİK BEDENSEL DEĞİŞİMLERLE BAŞLAR

Erken ergenlik (12-14 yaş): Ergenin çocuk bedeni büyük bir hızla değişime uğrar. Bu dönem bedensel değişimlerin önde olduğu dönemdir. Bedendeki bu hızlı değişim ergen için zordur. Bu değişime uymaya çalışan ergen sürekli bedeniyle ilgilenmeye başlar. Kısa-uzun, şişman-zayıf olmak, sivilceler gibi bedenine ilişkin her şey önemli hale gelir. Zamanını aynanın karşısında geçirmek, ailelerle en önemli çatışma konularının başında gelmeye başlar. Bedenin bu denli önemli olması yeme bozukluklarının en sık başladığı dönem olmasına neden olur.

Orta ergenlik (15-17): Gencin yaşamında ailesinden daha ön plana geçen şey arkadaşlardır. Bu dönemde arkadaşları tarafından kabul görmek genç için en önemli şeydir. Bir gruba ait olabilmek için her şeyi göze alabilir. Uygunsuz tutum ve alışkanlıkların başlama dönemi en çok bu dönemdir. Özellikle ailesiyle uygun ilişki kuramamış ve sorunları olan ergenler, bu dönemde kolayca yanlış yollara sapabilir. Bu dönem aynı zamanda, yaşam felsefesini, sosyal değerlerini, dini ve ahlaki yönelimlerini keşfetmeye ve geliştirmeye çalıştığı dönemdir. Bu gelişimler için akran desteği önemlidir. Değerlerinin açık hale gelebilmesi için birbirlerine ayna görevi görürler. Buna karşın, öz saygı kazanmaları, anne-baba bağlılığı ile ilişkilidir. Bu dönemde okulların toplumsal projeler ve sorumluluk ortamı hazırlaması ergenin gelişimini olumlu etkiler. Toplum hizmeti projelerinde çalışan ergenler daha olgun kimlikler geliştirir.

Geç Dönem (18-21): Gencin kimliğini tamamladığı dönemdir. Bireysel kimliğinin yanı sıra sosyal ve mesleki kimliğin de oluştuğu dönemdir. Bu dönemde artık genç sosyal durumunu belirlemiş ve mesleğini seçmiş olacaktır.

Ergenlik dönemi biyolojik açıdan bir dizi fiziksel ve hormonal değişimin olduğu bir dönemdir. Ruhsal ve sosyal gelişimde kültürel etkiler önemlidir. Toplumun sosyal yapısı, bireylerin gelişiminde olumlu ya da olumsuz etkiler yapar. Araştırmacılar sevginin eksik olduğu, toplumsal olarak kendilerini dışlanmış hisseden ailelerin gelişimdeki kötü etkilerine dikkat çekmişlerdir. Çünkü ergenlikte oluşan bazı davranışlar; toplumsal manevi değerler, bağımsızlık, cinsel tutumlar gibi kültürel olaylardan etkilenir. Dolayısıyla sağlıklı bir ergen için sağlıklı bir çocukluk gerekir. Çocuklarımızın fiziksel ve hormonal değişimleri erken başlamışsa bir endokrin uzmanı ile görüşmekte yarar var. Ama sınırsızlıklarını ve kural tanımazlıklarını düzenlemek yerine, onları erkenden ergenliğe sokmayalım.

Facebooktwitterlinkedinmail