HERŞEYİN BİR ZAMANI VAR

Bir süredir Siemens küçük ev aletlerinin gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projesi içinde, okullarda ailelerle buluşuyorum. Çocuklara ve gençlere ilişkin konuları ailelerle konuşuyor, tartışıyoruz. Şimdiye değin üç okul oldu. Bu konuşmalarda en sık konuşulan konuların başında, çocuklara neyi ne zaman vermemiz gerektiği oluyor. Verilmesi gereken şey bir hak da olabiliyor, bir eşya da. Ama sorun değişmiyor. Uygun zaman nasıl tespit edilecek? En son konuşmada bu sorun somut bir soru ile dile geldi. Bir baba altı yaşındaki çocuğunun odasına televizyon istediğini, kendisinin hayır dediğini belirtti ve uygun zamanı sordu. Önce geçirdiğimiz değişimi görmek gerek. Altı yaşındaki çocuklar odalarında özel televizyonları olabileceğini düşünebiliyorlar. Bunun nedeni onların geniş ufuklu olmaları değil. Bazı arkadaşlarının odalarında televizyon olması. Hatta sadece televizyon değil, bilgisayar, dvd, müzik seti ve diğerleri. Bir çocuğun odasında bunların olması demek, iyi bir ailesi, iyi koşulları olduğunu gösterir mi? Belki ama asıl gösterdiği, ailesinden kopuk ve kontrolsüz yaşam adımını atmış olduğudur. Odasında bunların tümü olan bir çocuk, odasından dışarı pek çıkmayacaktır. Odasında geçirdiği zaman ailesinden ayrı zamandır; onlarla konuşmadığı, paylaşmadığı zaman. Ailece birlikte oturup, izlenen, üzerinde tartışılan, paylaşılan ama en önemlisi denetlenebilen süreç olması gereken televizyon saati böylece yok oluyor. Odasına kapanan çocuğun ne seyrettiğini, seyrettiğinden nasıl etkilendiğini bilme şansı kalmıyor. Benzer şekilde hangi oyunu oynadığını, kiminle yazıştığını da göremiyorsunuz. Sonra bütün bunlardan yakınmak, gelecek sorunlardan şikayet etmek gerçekçi olmayacaktır. Bunların hepsinin dışında, kendi seyrettiğimiz şeye devam edebilmek ya da konuşmamızı rahat yapabilmek için “git, odanda seyret” dediğimiz çocuğumuzla ilişkimiz nasıl olacak? Onun düşüncelerini, arkadaşlarını, isteklerini, beklentilerini öğrenmek için onunla konuşmak istediğimizde ona ulaşamayacağız. Çünkü daha önce ayrı odalarda, paylaşmadan geçirdiğimiz zamanlar, sağlıklı ilişki kurmamızı engellemiş olacaktır.

Bir başka soru ise cep telefonu içindi. Çocukların ne zaman cep telefonu olmalı. Aileler çocuklarını kontrol için gerekli olduğunu, bir sürü korkulacak şeyin varlığı nedeni ile çocukların yanında telefon olması gerektiğini söylüyorlar. Bunu tartışan ailelerin hemen hepsinin çocuğu okula servisle gidiyor ve servisle dönüyor. Yani evden çıktığı, okulda olduğu ve döndüğü süre içinde çocuklar başka erişkinlerin gözetiminde. Ulaşılmak istendiğinde servis elemanları ve okul zaten bir telefon uzaklığında. Ayrıca telefonları olduğu için tehlikeden korunmak bir yana, telefonu için hırsızlık kurbanı da olabilirler. Demek ki aslında çocuklarımızın zamansız telefon isteklerine hayır diyemediğimiz için, kendi kendimize gerekçeler yaratıyoruz. Oysa onlara olmaması gereken zamanda aldığımız telefonlar, onlar tarafından gereksinim olmaktan çok bir yarışa döndü. Bir sonraki model, daha iyisi, daha fazla fonksiyonlusu ve onların hiçbiri haberleşmek için gerekli değil. Sonra büyüdüklerinde ulaşabilecekleri daha iyi modeller, yeni oyuncaklar olmayınca yaşlarıyla uyumsuz başka sorunlara yönlenebilirler.

Sorular bunlardı. Sizce uygun yaş ve zaman nedir? Ben soruyu soran babaya televizyon için 15 dedim. Aslında oldukça indirimli bir yaş söylemiştim. 15 yaşına değin sağlıklı ilişki oluşur ve uygun denetleme sağlanırsa, sizinle olma zevkini tadan çocuğun odasında ne olursa olsun sizi yeğleyeceğini ve kendini denetleyeceğini düşünerek söyledim. İtiraz hemen geldi. O zamana değin, hayır demeyi nasıl sürdüreceğim. Sevgili anne-babalar, sürdürmek zorundasınız. Bunu çok sevdiğiniz çocuklarınızın sağlıklı olması için yapmanız gerekli. Onun dayatmalarına ve çevrenizde yanlış davranan ailelerin örnek gösterilmesine direnin. Direnin ki doğru yapan aile sayısı ve sağlıklı yetişen çocuk sayısı artsın. Unutmayın her şeyin bir zamanı var, erken ya da geç sorun demektir.

Soru: Her çarşıya gittiğimizde oyuncak istemesine, onları çok istediğini söylemesine rağmen hiçbir oyuncak ile uzun süreli oynamıyor. Birkaç saat içinde fırlatıp atıyor. Yenisini istiyor.

Ne önerirsiniz?

Yanıt: Çok sık oyuncak almak yerine, aldığınız oyuncağı tanıyacak ve ondan gerçekten sıkılacak kadar zaman tanırsanız bu sorun çözülebilir. Ayrıca her istediğini, istediği an yerine getirmek de uygun bir davranış değil.

 

Facebooktwitterlinkedinmail