DÜŞ KURMAK

“Bir Rüyam var benim”
Bir rüyam var. Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. “Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır.”

Bir rüyam var. Gün gelecek, eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia’nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar.

Bir rüyam var. Gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.

Bugün bir rüyam var benim.

Martin Luther King. Jr.

Düş görmek, uyurken yaşanan bir olaydır. Garipsenmediği gibi merak edilir ve yorumlanmaya çalışılır. Oysa uyanıkken düş kurmak, hayal etmek, fanteziler oluşturmak pek doğru karşılanmaz. İnsanı olumsuza götüreceği, gerçekten koparacağı düşünülür. Gerçekten öyle midir? Gerçek yaşamın baskısından kurtulmak istediğimizde, bilincimizde oluşturduğumuz bu değişiklik neler kazandırır, neler kaybettirir?
Hayal ettiğin müddetçe yaşarsın
Böyle denmesine karşın, fazla hayal dünyasına dalanlara pek de iyi gözle bakılmaz. Yine de hangimiz sıkıcı bir toplantının ortasındayken, deniz kenarında arkadaşlarımızla eğlendiğimizi düşünmek istemez. İstemediğimiz bir yerdeyken, ya da hoşlanmadığımız bir işi yaparken kuracağınız hayallerle oradan uzaklaşabilirsiniz. Bu uzaklaşma size nefes alma zamanı tanıyabilir. Önemli olan zamanında geri dönüp, işinizi tamamlayabilmektir. Eğer daldığınız rüya size güç kattıysa sorun yoktur. Ama bir türlü geri dönemiyorsanız gerçekten rüyadasınız demektir. Her şeyi size ait olan, sizin yarattığınız ve sizin oynadığınız bir düş dünyasında…
Düş kurmak yararlı mıdır?
Düş kurmanın bir yararı var mıdır? Bu konuda görüşler farklı. İnternette biraz gezinirseniz düş kurmayı öneren başarı siteleri bulabilirsiniz. Oralarda, başarının ilk adımının düşleyebilmek, hayal edebilmek olduğu söyleniyor. Yaratmak için fanteziye, hayal dünyasına ve düş kurmaya gerek vardır. Bunlara sahip olamayan birinin rol yapmasını ve başarılı bir aktör olmasını bekleyebilir misiniz? Romanlar çoğunlukla gerçekleri yansıtmaz. Bir romanı kurgulayabilmeniz için bilişsel ve yaratıcı becerileriniz olmalıdır. Yani düş kurabilmeniz gerekir. Birileri hayal edemeseydi hangi mucizevi icat bugünümüzü kolaylaştırırdı? Telefon edebilmek, televizyon seyredebilmek, bir makinede çamaşırları yıkayabilmek ve hatta uzaya yolculuk edebilmek… İşte bu anda gerçekle yüz yüze gelme zamanıdır. Çünkü sadece hayal etmek ve düş kurmak yaratmak için yeterli değildir. Hayal ettikten, düşledikten sonra gerçek dünyaya dönüp, çalışmak gerek. Emek harcanarak üretilemeyen düşler, düş olarak kalmaya mahkûmdur. Ve gerçeğe dönüştüremediğiniz düşleriniz sadece sizi dünyadan kopuk ve başarısız olma yoluna götürür. Büyük davalar için düşleyebilmek gerekir. Martin Luther King hepimizin bildiği konuşmasına şöyle başlamıştı: “Bir hayalim var.” Evet, liderlerin de hayallere ihtiyaçları var, gerçekten inandıkları ve istedikleri hayallere. Bu hayaller bazen King’in hayalleri gibi iyiliğe, güzelliğe, barışa yönelik olur; bazen diktatörlerin hayalleri gibi soykırımlara, işkencelere, ölümlere… Ve onların düşleri, diğer insanların kâbusları haline gelebilir. Bazen ise kâbus olan durum, içinde yaşanan gerçektir ve düş kurmak hayatta kalmanızı sağlar. İşkencede, savaşta travmaların etkisini azaltıp yaşamı sürdürmeyi sağlayan, düş kurabilmektir. Yani bazen yaşamdan uzaklaştıran düşler, bazen sizin yaşama tutunma yolunuz olabilir.
Hadi düş kuralım!
Hepimizin düşleri vardır. Düşlerimiz kişiliğimizden bağımsız olamaz çoğu kez. Kaygılıysak düşlerimiz de kaygılıdır. Yaşam amacımız başarıysa, düşlerimiz elde edilemez başarılar getirir ve o başarılarla birlikte başarısızlık korkusunu, endişesini. Kimimiz düş kurucuyuzdur. Tüm yaşamımızı önce düşlerde yaratırız. Düşler bize sadece mutluluk getirir, diğerlerini düş dünyamıza asla sokmayız. Hadi düş kuralım. Başarılı olduğumuzu, önemli yerlere geldiğimizi, para kazandığımızı… Hoş değil mi? Şimdi başka düşlere geçelim. Aşık olduğumuzu, onun da bizi çok sevdiğini, mutlu olduğumuzu… İkisinin birlikte olması daha hoş olurdu. Gelin büyütelim düşlerimizi; sokaklarda kimsesiz çocuk kalmadığını, ekonomik sıkıntının anlamının bilinmediği bir dünyada yaşadığımızı, savaş, terör gibi kavramları yok ettiğimizi düşleyelim. Düşlerimizi, hayallerimizi büyütelim. Büyük ve anlamlı fanteziler yaratalım. Ama çoğu kez yaptığımız gibi yarattığımız düşlere inanıp, hayal dünyasında yaşamayalım. Mutluluğumuzu, geleceğimizi sadece düşlemeye bırakmayalım. Çünkü yaşadığımız dünya, düşlediğimizden çok farklı. Kendimize ilişkin düşlerimiz gibi onlar da bizim elimizde. Gerçekleştirmek için düşleyerek başlasak da, yaratmak için çalışmalıyız; yoksa onların içinde yaşamınızın gerçeğini kaybedersiniz. Yine de düşlerin ardına düşmek gerek, düşmek gerek ki iyi düşler gerçeğe, biz de düşlerimize kavuşabilelim.

Facebooktwitterlinkedinmail