BU ÇOCUK İŞTAHSIZ!

Meslek hayatım boyunca annelerden en çok duyduğum yakınma “Bu çocuk iştahsız, hiçbir şey yemiyor.” dur. Oysa getirilen çocuğa baktığınızda, yaşına uygun gelişim gösteren bir çocuk görürsünüz. Yemeyen bir çocuğun gelişemeyeceği kadar gelişmiş bir çocuk. Yine de anneler için yeterince yememektedir. Ya da anne zorlamasa hiç yemeyecektir. Asıl söylenmek istenense, annenin istediği kadar yemediğidir.

Genellikle sağlıklı çocukların, iştah dürtüleri de sağlıklıdır. Eğer sağlıklı çocuğun iştahına ilişkin sorun varsa, nedenleri çocuğa, yediren kişiye, yedirilme şekline bağlı olabilir. Yeni doğan bebeğin yaşaması, beslenmesiyle direkt ilişkilidir. Bu nedenle yemek yeme aile ve bebek arasındaki ilk ve önemli ilişkilerden biridir. Bebeğe yemek yedirecek olan kişinin ruhsal durumu ve bilişsel gelişimi bu ilişkide önemli rol oynayacaktır. Yemek yerme ilişkisi, yemek yedirenin davranış ve tutumlarıyla oluşacaktır. Uygun ilişkiyi sağlayamadığınız zaman, çocuk iştahsız olacaktır. Uygun ilişkiyi sağlayamayan annelerin bazı özellikleri olabilir. Hamileliğini zor geçiren, doğumda zorlanan, doğum sonrası bebekten bir süre ayrılmak zorunda kalan annelerin yemek yedirme ilişkisinde zorlanabildiği bilinmektedir. Yine aşırı endişeli, kendini anneliğe hazır hissetmeyen, bebeğe bağlanmakta zorlanan, bebeği kaybedeceğinden korkan anneler sağlıklı ilişki kuramamaktadır. Annenin ruhsal sorunu olması, bilişsel gelişiminin yeterli olmaması, aşırı titiz ve kontrol edici olması bebekle kurulacak yeme ve yedirme ilişkisini zorlaştırmaktadır. Bazen yalnız kalan, destek bulamayan, evliliğinde sorunlar olan, iyi anneliğin bebeğin beslenmesiyle eş olduğunu düşünen ve kendi beslenmesine ilişkin geçmişte ya da şimdi sorunu olan annelerin çocuklarıyla bu ilişkiyi kuramadıkları ve sorun olarak çocuğun iştahsızlığının gündeme geldiği görülmektedir.

Yemek yeme ve yedirme ilişkisindeki sorunlar çocuklara yansır. Bu yansıma çocuğun yemeğe direnmesi, yemek yemeyi istememesi şeklinde ortaya çıkar. Bunun en önemli nedenlerinden biri, çocuğun aç ya da tok olmasına, bu anlamda gösterdiği belirtilere önem verilmeden beslenmeye çalışılmasıdır. Çocuk açlık ve tokluğu hissetmeyeceği gibi, yemek yemenin anlamını ve sorumluluğunu kavrayamayacaktır. Çocuğa uygun besinlerin seçilmemesi, isteği dışında aşırı beslenmeye çalışılması diğer sorunlardır. Aşırı titiz, temiz annelerin yemek yedirme süreçleri çocuğun gerginliğini arttırır. Annenin de gergin olduğu durumlarda, yemek zamanı çocuk gergin ve öfkeli olacak, bu da iştahını etkileyecektir. Beslenmede çocuğun kontrolü olmaması, devamlı başkası tarafından beslenmesi, kendinin beslenmesine izin verilmemesi yemek kavramının gelişimini engelleyeceği gibi, çocuğun kontrolünü yitirdiği hissine kapılmasına yol açar. Çocuğa ilişkin bu olaylar, yemek yeme ilişkisinin zorlanmasına neden olur.

Anne–bebek ilişkisinde olan kısıtlılık, iştahsızlık ve yeme sorunu olarak çıkabilir. Çünkü araştırmalar; iştahsız çocukların annelerinin çocuklarının duygu ve isteklerini anlamakta zorlandığını, çocukla oyun ve temas dahil daha az ilişki kurabildiklerini göstermektedir. Onların çocukları da annelerinin daha az dikkatini çekebilen, daha az beraberlik isteyen çocuklar olmaktadır. Böylece yemek yeme anne ile çocuk arasında tek ilişki biçimini almakta, anne de, çocuk da olumlu-olumsuz duygularını yemek yeme davranışıyla gösterebilmektedir.

İştah için ne yapsak?

“Hiçbir şey yemiyor, yemek yedirmek bir eziyet, yediklerini çıkarıyor, lokmaları ağzında tutuyor, yutmuyor, üç gün aç bıraksan yemek istemez.” gibi yakınmalarla getirilen ve “iştahsız” denilen çocuğun, ailesiyle birlikte değerlendirilmesi gerekir. Öncelikle çocuğun beslenme bozukluğuna bağlı fiziksel değerlendirilmesi yapılmalıdır.

Daha sonra çocuğa ilişkin özellikler, aileye ilişkin özellikle ve yemek yeme ilişkisi sorgulanarak, değerlendirilmelidir. Yemek çeşitleri, yemeğin şekli, yemek zamanları, yemek miktarı, yemeğin nerede ve kaç öğün sunulduğu önemlidir. Bunların yanı sıra yemek yedirme yöntemini öğrenmek gerekir. En sık kullanılan yöntemler; zorla, burnunu sıkarak, elini tutarak yedirme ile oyunla yedirmedir. Oyunla yedirme, oturulan yerde çeşitli oyalama şekillerinin yanı sıra, televizyon izletme, peşinden dolaşma şeklinde olabilir. Tüm bunların dışında ailenin bu duruma yaklaşımı, duyguları, sorunun nedenleri ve gelişimi hakkındaki düşünceleri ile evde yaşayan diğer erişkinlerin olaya yaklaşımları önemlidir.

Bu sorunu çözmenizin ilk adımı, çocuğunuzun sağlıklı olduğuna inanmaktır. Durumun sizlerin tutumundan kaynaklandığını anlamak sizi rahatlatır. Zorlayarak ya da oyalayarak yedirmediğinizde hiç yemeyeceğini düşünseniz de, sizin bu davranışınız onun iştahsızlığını arttırmakta ve çocuğa zarar vermektedir. Çocuğun sevdiği şeylerden oluşan menülerin oluşturulması, aralarda atıştırmaların sınırlandırılması, yemek zamanlarının belirlenmesi, çocuğun açlık ve tokluk hissiyle birlikte, yemek zevkini öğrenmesini de sağlayacaktır. Ayrıca kaygılarınızın nedenlerini öğrenerek, onları çözümlemek daha etkili bir yöntemdir. O zaman göreceksiniz ki hem yemek yiyen, hem de mutlu ve sizinle iyi ilişkisi olan bir çocuğunuz olacaktır.

Soru: MERHABA, pazar günkü programınızı kaçırmamaya çalışsam da bazen izleyemiyorum. Ancak çok beğenerek izliyorum. Çok güzel mesajlar veriyorsunuz. Benim bir sorum olacak. 18 aylık bir oğlan çocuğum var. Daha küçükken geceleri çok sık emmek istediği için aynı odada yatmaya başladık. Sonra da aynı yatakta. Şimdi bizimle yatıyor. Çocukların yatağını ve odasını ne zaman ayırmak sağlıklı olur. Şimdiden teşekkür ederim. Başarılarınızın devamını dilerim. Yanıt: Artık ayırın. Uyumadan önce yanında oturun. Ona masal anlatın. Bir ışık açık kalsın, gece lambası. Sonra iyi geceler dileyin. Kısa sürede alışacaktır.

 

Facebooktwitterlinkedinmail