ÜNİVERSİTE HAYATA HAZIRLAR MI?

Üniversite sınav sonuçları açıklandı. Binlerce genç ve ailesi üniversiteye girmeye çalışıyor. Okunacak üniversitenin ve dalın önemli olduğunu düşünenlerin sayısı tahmin edilenden çok az. Hangi üniversiteyi ve dalı istediğini kesin söyleyebilen grubun büyük bir kısmı niçin olduğunu bilmiyor. Kiminin ailesi yapıyor tercihi, kimi ise “moda” ya uyuyor. Seçilen yerde koşullar nedir, ne okunur, mezun olunca ne yapılır bilen sayısı çok daha az. Ama herkesin inancı, hayata hazırlanmak için üniversite okumak gerektiği. Gerçekten üniversite hayata hazırlar mı?

Hayata hazır olmak ne demek?
Hayat sadece okulda öğrenilen bilgilerle sürdürülemiyor. Bilginin önemi tartışılmaz. Bilmek, öğrenmek ve onları uygulayabilmek anlamlı yaşamanın bir parçasıdır. Bunun dışında ailelerin “kendi ayakları üstünde durmak” dedikleri bir kavram var. Bu kavram sadece kendi paranızı kazanmak demek değil. Bir yaş civarında bebeğinizi hep kucağınızda gezdirirseniz, yere bırakmazsanız yürümeyi öğrenemez. Eğer her istediğini hemen anlar, hatta istemesine gerek kalmadan verirseniz konuşamaz. Bazı şeyler gelişimseldir; ama desteklenmeleri gerekir. Hayata hazır olmak da bunlardan biri. Sorunlarınıza çözüm yolları bulabilmek, isteklerini ve hayallerinizi algılayıp gerçekleştirmek için yolları saptayıp denemek, sorumluluklar alıp yerine getirmek ve el ödenmesi gerektiği zaman da başkalarını suçlamadan o bedelleri ödeyebilmek.
Hazırlar mı?
Birçok anne-baba çocuklarının sorumluluk almadığından yakınıyor. En çok duyduğum şikâyet: “Kaç yaşına geldi, artık ödevdi, odasını toplamaktı gibi şeylerin sorumluluğunu anlaması gerekir.” oluyor. Konuştuğunuz zaman küçüklüğünden beri her türlü gereksinimin aile tarafından karşılandığı, mutfaktan suyun bile eline getirildiği çocuklar olduklarını görüyorsunuz. Okulda sorun çıkmış, ders çalışmamış, aile çözüm aramış. Öğretmen tutmuş, sosyal hayatını bırakmış, oturmuş onunla birlikte çalışmaya çalışmış. Bazen bunlar da yetmemiş, aile öğretmenlere rica etmiş, yeni okul bulmuş, sınıfta kalmanın bu denli zor olduğu bir sistemde bile hiçbir katkısı olmayan çocuğun yıl kaybetmesini engellemiş. Arkadaşları ile çevre ile sorunları olmuş, aile haksız olduğu halde onu savunmuş, korumuş. Sonra birden belli yaşa geldi diye, kendi kendine “Ben artık bunları kendim yapmalıyım!” demesini beklemek hayal kurmaktır. Kendi başına bakkala bile gitmemiş kaç çocuk var biliyor musunuz? Yaş sadece büyür. Olgunlaşma, öğrenme ise eğitimle olur, alıştırmakla olur. Onu ise yapması gereken ailelerdir. Tüm bunları “çocuğa olan sevgimizle, ona kıyamamakla” açıklamak mümkün değildir. Genellikle aileler bu tür yakınmalarla geldikleri zaman, çocuklarına sorumluluk kazandırmamızı ve hayata hazırlamamızı istiyorlar. Onlara bizim yapabileceklerimiz yanında, onların yapması gerekenleri anlattığımızda ise çoğunlukla “Biz yapamıyoruz ama, nasıl bırakalım kendi halletsin, yapamaz sonra.” diyorlar. Aslında çocuğa öğrettikleri ve yakındıkları şeyi yapıyorlar. “Ben bir şey yapmayayım, başkası sorunu çözsün.” Oysa hayat böyle değil. Ve biz belki de kendimiz hayata yeterince hazır olmadan başladığımız için, çocuklarımızı da hayata hazırlamadan büyütüyoruz. Üniversite onlara bir meslek için bilgi verecektir. Ama mezun olmak, mezun oldukları branşa ilişkin mesleğe sahip olmak ve o meslekle ilgili mücadeleyi yaparken, özel yaşamını ve gelişimini sağlıklı sürdürebilmek, sizin doğduğu andan başlayarak verdiğiniz ya da veremediğiniz eğitimle sınırlı kalacaktır.

 

Facebooktwitterlinkedinmail