RAMAZAN,ÇOCUKLAR VE SİZ

Bu yıl ramazan ayı birkaç yıldır olduğu kadar sıcak günlerle başlamadı. Ama uzun günlere denk gelmesi nedeni ile özellikle sağlık sorunu olanlar, yaşlılar ve çocuklar için bazı fiziksel sağlık risklerine dikkat etmek gerekiyor. Özellikle sağlık sorunları nedeni ile özel diyet programları olanların ve ilaç kullananların aksatmamalarının önemini unutmamak gerekir. Ramazanın başlaması hemen hemen okulların kapanması ile aynı zamanlara denk geldi. Kendi arzu ve iradeleri ile oruç tutmayan her yaştaki kişiye müdahale etmek, zorla oruç tutmalarını sağlamaya çalışmak ne kadar yanlışsa, çocukları oruç tutmaya zorlamak da o kadar yanlıştır. Hatta çocuğun yaşına bağlı olarak, ilerde başka sorunlara neden olabilir. Diğer yandan özellikle evlerinde oruç tutulan, sahura kalkılan çocuklar için ramazan bir ritüeldir, meraktır, paylaşımdır ve büyüklerle özdeşim yaparak bir anlamda “büyümek”tir. Bu nedenle oruç tutmak isteyen çocuğun bu arzusunu geri çevirememek ama yaşına göre de katı davranmamak gerekir.
Çocuğu erişkinden ayıran en önemli özelliklerden biri gereksinimlerini erteleyememesidir. Hem fiziksel hem de ruhsal gelişimi buna olanak sağlamaz. Çişi geldiğinde hemen yapmalı, karnı acıktığında hemen yemeli, uykusu geldiğinde hemen uyumalıdır. Onlardan bir şey isterken, öğretirken gelişimsel dönemlerini aklımızda tutmamız şarttır. Yoksa hem çabalar boşa gider, hem de çocuğumuzla ilişkimiz bozulur. Öğretmek istediğimiz şeyden nefret etmesi ise ayrı bir sorun olur. Üç yaşından başlayarak çocuklar toplumsallaşmaya başlar. Bu yaştan itibaren toplum kurallarını, sosyal kuralları, ahlak kurallarını ve dini kuralları yavaş yavaş öğrenir. Eğer bu öğretiler hızlı, yaşıyla uyumsuz, suçlayıcı ve cezalandırıcı olursa çocuk ruhsal sorunlarla karşılaşır. Bütün yaşamı boyunca uğraşacağı bu ruhsal sorunların yanı sıra, öğretilmeye çalışılan her şeyin anlamı da yok olur, ya da değişir. Korkuyla, cezayla öğretilen şeyler olumlu olsa da, gerekli olsa da çocuğun dünyasında olumsuzluk olarak yerini alır. Baba korkusuyla, Allah korkusuyla, otorite korkusuyla öğretilen her şey tekrar tekrar sınanır ve ilk fırsatta yok edilir. Oysa öğretilmeye çalışılanlar sindirilerek, anlatılarak ve felsefesiyle öğretilmelidir. Orucun anlamının, yemek bulamayanların sıkıntısını anlamak olduğunu anlatamadan, kızarak, günahla korkutarak, döverek zorlamak onu sadece inançtan uzaklaşmaya yöneltir.

Değerlerin gelişimi

Çocukluk döneminde özdeşim yapılırken iyi, kötü, doğru, yanlış gibi kavramlar öğrenilmeye başlanır. Başlangıçta anne babanın engellemeleri nedeniyle ve ceza korkusuyla yapmadığı davranışları, zamanla kendiliğinden yapmamaya başlar. Çünkü bu değer yargılarını öğrenir ve kendini denetler. Toplumsal, ahlaki ve dini kuralları öğrenir. Bunlara uymamak ise utanç, kaygı ve korku yaratır. Ahlaki değerlerin gelişimi ve etkileri ebeveyn tutumları ile bağlantılıdır. Çocuğa değer veren, sevgisini gösteren ve başarısını öven, nedenleri açıklayan aile tutumu ahlaki değerlerin özümlenmesini sağlar. Aynı zamanda kendine güvenli, sorumluluk alabilen ve karar verebilen bireyler olurlar. Buna karşın, korkutma, ceza ve fiziksel şiddete dayalı tutum izleyen, eleştiri yapan aile ahlaki olgunluğu sağlayamadıkları gibi, çocukların kendilerini değersiz hissetmelerine neden olurlar. Çünkü insanlar başkaları onlara değer verdikçe, kendilerine değer vermeyi öğrenirler. Kendine saygı, ergenlikle birlikte artar. Başlangıçta başkalarının onları kabul etmesi ile ilişkiliyken, olgunlaştıkça kişisel başarılar rol oynar. Kendine güveni olmayan ergenin, yanlışı da çok olacaktır. Ailevi destek, uyarıcı ve düşünmeye sevk eden eğitim, sosyokültürel çevre yüksek düzeyde bir ahlaki gelişimi besler. Ergenlik döneminde din daha anlaşılır. Allah daha soyut bir güç olarak algılanmaya başlar. Kültürlere, toplumlara ve yaşanan zamana bağlı olmakla birlikte; ergenlik döneminde, dini konularda zorlamak işe yaramaz. Bu durum geçicidir. Bir süre sonra ergen dini gereklerini kendi isteği ve yönelimine göre düzenler.
Çocuk yetiştirirken doğru değerleri, dini ve ahlaki öğretileri, kendine benzemeyenlere tahammülü ve saygıyı öğretmenin, örnek olmanın önemini her gün yaşadıklarımızla görüyoruz. Onlara öğretirken, örnek olmaya çalışırken büyüklerin de öğrenmeleri, unuttukları gerçek değerleri hatırlamaları dileği ile ramazan hoş geldi.

Facebooktwitterlinkedinmail