ONAY GÖREN BAĞIMLILIK: İŞKOLİZM

Bağımlılıklar genel olarak ürkülen ve kabul görmeyen, sorun kabul edilen bir durumdur. İşe aşırı bağımlılık, işkoliklik bir bağımlılık olmasına karşın övülen, onaylanan ve kabul gören bir bağımlılık şekli olarak dikkat çekmektedir. Hatta diğer bağımlılar toplumsal damgalanmaya, soyutlanmaya maruz kalırken işkolikler saygı duyulan bağımlılar olarak toplumsal konumlarını gururla sürdürmektedirler. Çok çalışmakla, işkolik olmak arasında ayrım yapmak gerekir. Her iş bazen çok çalışmayı gerektirebilir. Herkes yaşamının bazı dönemlerinde çok çalışmak zorunda kalabilir. Bu süreler uzun olabilir. Bunların tümü bir kişiyi işkolik olarak tanımlamaya yetmez.

İŞKOLİK KİME DENİR?

İşkolik olmayı basitçe tanımlarsak; iş dışında kalan tüm yaşamın ki buna aile, eş, çocuk, eğlence, spor, tatil, dinlenme, yemek yeme vb. her şeyi katabilirsiniz, çalışmasına engel olduğunu düşünmeye başlayan kişi olarak açıklayabiliriz. Bütün bunları yaptığı zamanlar bile aklı işindedir ve mümkün olduğu kadar işini sürdürmeye devam eder. Tamamladığı işlerin, hedeflerin zevkini çıkarmadan yenilerinin peşine düşer. Kendini ve varlığını tanımladığı tek yer işidir. Bu nedenle hep çalışması gerekir. Çünkü çalışmazsa kaybolmuş, yok olmuş hisseder. Çalışması engellendiğinde mutsuz, huzursuz olur. İşe dönmek için çaba gösterir. Başaramazsa depresyona girer.
Herkes işkolik olmuyor. Birçok sorun gibi işkolikler de çocukluk döneminde belirtiler göstermeye başlıyorlar. Mükemmeliyetçi ailelerinin beklentilerini karşılamaya çalışan çocukların bir kısmı, ailelerinin beklentilerinin karşılanamaz olduğunu fark edip, başkaldırarak kendi yollarını çizerken diğerleri o başarıyı yakalamak için çalışmaya devam ediyorlar. Mükemmel olmak mümkün olmadığından çalışmanın sonu gelmiyor. Belki de en büyük çelişki, başarı ve mükemmellik için bu denli çalışan işkoliğin çoğu kez çalışmalarının sonuçlarının yetersiz kalması oluyor. Ailesinden, kendinden hatta sağlığından yaptığı fedakârlıklar aynı zamanda yalnızlığı ve işi paylaşamamayı, yani takım oyunun dışında kalmayı beraberinde taşıyor. Buna rağmen başarılı olan işkolikler var. Ama hem durmadıkları için kendi başarılarının farkına varamıyor, zevk alamıyorlar; hem de sağlık sorunları nedeni ile psikiyatrik sorunlar, ağrılar bir yana kalp krizi geçirme sıklıkları artıyor.
TEDAVİ Mİ EDELİM? ÖDÜLLENDİRELİM Mİ?
Her ne kadar onay gören bağımlılık dense de, şirketler işkolik elemanların yaratabileceği sorunları ve iyi-çok çalışan elemanla işkolik arasındaki farkı anlamaya başlamış görünmektedir. Diğer yandan işkolikliğin neden olduğu fiziksel hastalıklar, ölümler, boşanmalar dayanışma gruplarının kurulmasını harekete geçirmiş. İşkolikliğin tedavisi tüm bağımlılıkların tedavisi gibi başlıyor: Kabullenmek. “Hayır, ben çok çalışmıyorum.” diyen birini tedavi etmek, ben alkolik değilim diyen birini tedavi etmeye çalışmak gibidir. Önemli olan madde bağımlıları ya da alkolikler gibi tedavi için dibe batmayı beklememek. Ailenizin terk ettiği, fiziksel sağlığınızın bozulduğu, en sonunda işten atıldığınız durumda “Ben sadece çalışıyorum, çalışkanım.” demeniz size yarar sağlamayacaktır. Bir an önce kendinizi değerlendirin. İş veriminize bakın. Çok çalışma sandığınız şey bir hastalık olabilir. Sonra iş dışı yaşamınızı değerlendirin. Neleri ihmal ettiğinizi? Deniz kıyısında mail okumaya, yazmaya çalıştığınız ve denizi hatırlamadığınız zamanları, çocuğunuzun siz fark etmeden ne kadar büyüdüğünü? Tatile gitmediğiniz için, hafta sonu çalıştığınız için sizi alkışlayan şirketler gittikçe azalıyor. Bazıları yasaklar, kurallar koymaya başladı bile. Hatta Adsız Alkolikler (AA) gibi Adsız İşkolikler kuruldu. Onların da 12 adım programları var. Bu adımların içinde ailenizle yemek yemek, çocuğunuzu yatırmak ve masal okumak, evde küçük tamiratlar yapmak var. Bu, insana keyif verecek adımlara başlamak için tanı almayı ya da dibe vurmayı beklemek gerekmiyor.

Facebooktwitterlinkedinmail