ÖLÜM ÇOCUĞA YAKIŞMIYOR

Bu yazıda bayramdan bahsetmek vardı. Çünkü yazı yayınlandığı zaman ramazan bayramı başlamış olacak. Bayramdan, bayramın çocuklar için anlamından, getirdiklerinden, neşesinden bahsetmek güzel olurdu. Ama yine erişkinlerin başlattığı ve sürdürdüğü bir savaşın en büyük mağduru çocuklar olurken, çocuklar ölürken, uzuvlarını, evlerini, ailelerini, arkadaşlarını kaybederken ve erişkinler bunu durdurmaz, onların kaybettikleri canları üzerinden siyaset yaparken bayramdan bahsetmek olmuyor. Bayram yerine savaştan, bayram yerine savaşın çocuklara yaptıklarından bahsedeceğiz. Bahsederken çoğumuz erişkin olmaktan hatta insan olmaktan utanacak. Ama birileri hala çocukları savaşların kurbanları yapmaya devam edecekler. Oysa daha yeni yazmıştım Suriyeli çocukların maruz kaldıkları savaşı, oysa daha yeni konuştuk Afrika’da, Afganistan’da, Irak’ta büyüyen ya da büyüyemeyen savaş çocuklarını… Şimdi Gazze’nin çocuklarından bahsediyoruz kaçıncı kez.
Savaşlarda kendilerini koruyamadıkları için en kolay ölen, yaralanarak uzun süre hastanelerde kalan, uzuv kaybı yaşayan, hep çocuklardır. Ölenler bir yana yaşayanlar; onları koruyamayan ebeveynlerinin çaresizliğine ve korkularına tanık olarak, şiddete uğrayarak ya da izleyerek, kaybolarak, çocuk olmaktan çıkıp, öfkeli, acımasız, kimseye güvenmeyen, geleceğe baktıklarında sadece karanlık gören çocuklar haline geliyorlar.

Savaşın Ruhsal Etkileri

Savaş bir travmadır. Belirtiler yaşa göre değişmekle birlikte, ortak tepki yas, özlem ve öfkedir.
Okul Öncesi: Gelişim dönemleri nedeni ile en çok korunma gereksinimi hisseden gruptur. Bu nedenle ailelerine iyice bağlanma, onlardan ayrılmak istememe, uyumama, yalnız kalmaktan korkma, kâbuslar ortaya çıkar. Yakınlarını kaybettiklerinde içe kapanma, ilişki kurmama sıktır. Savaş, okul öncesi çocuğun oyununa yansır.
Okul Dönemi: Onlar olan bitenin farkında olduklarından, eğer hala gidebildikleri bir okulları varsa okul başarısında düşme, ilişkilerinde bozulma, nedeni belli olmayan ağrılar ve depresyon görülebilir. Savaş, okul çocuklarının hayallerini değiştirir. Onları saldırgan, düşmanı öldüren hayallere götürür.
Ergenlik: Savaşla ergenlik döneminde karşılaşan çocuk, istemeden büyür. Saldırganlık, gelecekten umutsuz olma, yaşamı hiçe sayma sonrasında, kayıplarını kendine ya da başkalarına zarar vererek gidermeye çalışan bir kişi olur.
Bu çocuklar savaşlar bittikten sonra, her şey düzelmiş görünse de, savaşın etkilerini yaşamları boyu taşırlar. Uzun dönemde, korkular, rüyalar, olayların hatırlanması, yeniden olacak beklentisi izlenebilir. Savaş çocukları barış zamanında, ölümü doğal sayan, saldırgan olmanın ve bazı nedenlerle öldürmenin doğru olduğunu düşünen bireyler olabilirler. Her şeye rağmen güven duyguları korunabilenler ise tam aksine bir daha savaş olmaması için çalışan, ya da olduğunda yaraları sarabilecek eğitime sahip kişiler olmaya çalışırlar. Sonuç olarak; savaş onların çocuk ruhunu öldürmüş ve yeni kimlikler geliştirmelerine neden olmuştur. Yani tüm yaşamlarını etkileyecektir. Ama ölenleri geri getiremeyiz ve tüm dünya erişkinleri olarak çocukları öldürme, ölümlerini izleme ya da koruyamama utancı ile yaşamaya mahkûmuz.

Facebooktwitterlinkedinmail