BEDEN KONUŞUR MU?

Çevrenizde sürekli bazı bedensel yakınmaları olan, devamlı bunları anlatan kişiler vardır. Özellikle ruhsal sıkıntıların anlatılmasının zor olduğu, bu sıkıntıları dile getirmenin yanlış, ayıp, güçsüzlük gibi algılandığı toplumlarda ya da anlatıldığı zaman anlaşılmayacağı ve önemsenmeyeceği düşünüldüğü durumlarda ağız yerine beden konuşmaya başlar. Çünkü bedensel sorunlar daha kabul edilebilir ve anlaşılabilirdir.
Bu hastalıklar önemli iş verimi kaybına neden olur. İnsanın hem iş gücünü azaltır, hem de sık doktor kontrolleri ve istirahatler nedeniyle zaman kaybına neden olur. Bu durumlarda önemle üstünde durulması gerek iki şey vardır. İlki bu bulguların hiçbiri bilinçli değildir. Kişi tarafından uydurulmaz, abartılmaz. Gerçekten öyle hissetmektedir. Bu ayrımın mutlaka yapılması gerekir. İkincisi ise, depresyon başta olmak üzere, takıntı hastalığı, kaygı durumu, panik bozukluğu gibi ruhsal hastalıklarda bu bulgulara eşlik edebilir. O zaman temel hastalığın tedavisi ön plana geçer, asıl hastalık tedavi edildiğinde bu bulgular da kaybolur.

BEDENİN DİLLERİ

BAYILMA, UZUV KAYBI: Sıkıntılı olaylar sonrası, bunu dile getirmenin bir yöntemi ani bayılma, bir organın, örneğin kolun ya da bacağın tutmaması olabilir. Halk arasında histeri diye bilinen durum aslında bedenin konuşmasıdır. Beden, içinden çıkılamayan durumdan kendini işlevsiz hale getirerek kurtulur. Bu bilinçli olan bir durum değildir. Uzun sürerse, organı hiç kullanamama durumu oluşabileceğinden, bir an önce sıkıntıların dile getirilmesi sağlanıp, çözüm bulunmalıdır.

GEZEN YAKINMALAR: Bulantı, kusma, göğüs, karın, sırt, bel, eklem ağrılarının yanı sıra, aylık kanamalarda aşırı sancılanma, cinsel ilişki sırasında ağrı duyma, aşırı kanama, aylık kanamaların düzensizliği… Herkeste sık görülen belirtiler. Ama bazen bu bulguların hiçbiri fiziksel bir hastalığa bağlı olmaz. Kişi bu ağrıları gerçekten duyar. Doktor, doktor gezilir, birçok tahlil yapılır ama sonuç alınmaz. Tedaviler sonuç vermez. Kişinin sosyal ilişkilerinde bozulmalar oluşur. İş verimi düşer. Dile getirilemeyen, konuşulamayan ruhsal sorunların beden diliyle açığa çıkışıdır. Bedenin konuşmasını anlamak, sorunları dile getirmek ve çözmek tedaviyi sağlar.

AĞRI: Belli bir yerde hissedilen şiddetli ağrı, en çok görülen şekli, gerilim baş ağrısıdır. İncelendiğinde, ağrının başlamasının, şiddetinin sürmesinin psikolojik etkenlerle
bağlantılı olduğu görülür. Fiziksel ağrı yapabilecek herhangi bir neden bulunmaz. Ağrının yeri ve yayılımı bilinen fiziksel ağrıdan farklıdır ve kurallara uymaz. Enseden başlar, tepeden başlar, yayılır, toplanır. Ağrı kesicilere yanıt ya az verir ya da hiç vermez.

HASTALIK HASTALARI: Bazı kişiler vücudundan gelen bulguları farklı değerlendirip, ciddi bir hastalığı olduğuna inanır. Yapılan muayeneler, tahliller sonrasında bir şeyi olmadığı belirlenir. Ama kişi bunlara inanmaz ve başka bir doktora giderek kendini haklı çıkarmaya çalışır. Duyduğu kaygının aşırı ve gereksiz olduğunu anlatmak bazen olanaksızdır.
Eğer çocuklarımızı yetiştirirken onlara tartışmayı, paylaşmayı, anlatmayı öğretebilirsek, güçlü olmak adına kaldıramayacakları değerler yüklememeyi başarırsak (erkekler ağlamaz, güçlü insan yardım istemez, kendi halleder gibi) erişkin dönemde bedenlerini konuşturmak yerine, sorunlarını görmeyi, anlamayı ve uygun çözüm yolları bulmayı, bulamadıklarında doğru yerlerden destek almayı becerebilen erişkinler olurlar. Toplumsal açıdan da ciddi bir iş ve verim kaybının önüne geçmiş olmanın yanı sıra, küsen, kendi kendine kızan ama çözüm üretemeyen bir toplum olmaktan da kurtulabiliriz.

Facebooktwitterlinkedinmail